Problemin kulak zarındaki delik ile sınırlı olduğu durumlarda sadece kulağın sudan korunması ile iltihaplanmalar izlenmiyorsa ameliyat hastanın tercihi doğrultusunda yapılmaktadır. Basit zar deliklerinde işitme kaybı %30 civarında olup bu hastalar mutlaka ameliyat olması gereken grupta değillerdir. Buna karşın kolestatoma gelişmiş, orta kulak ve iç kulak kemiklerini eriten iltihap varlığında hayati tehlikelere varan sorunlar olabilme ihtimali mevcut olup bu hastaların mutlaka ameliyat olmaları gerekmektedir.

Bir sabah uyandığınızda ya da gün içinde, örneğin telefonla konuşurken gelen sesleri az duyduğunuzu ya da hiç duymadığınızı fark ettiyseniz, bu durumun birkaç nedeni olabilir. Kulak kiri gibi basit bir şekilde düzebilecek bir sorun olabileceği gibi, ani işitme kaybı adı verilen ve acil olarak tedavi gerektiren bir durumla da karşı karşıya olabilirsiniz. En kısa zamanda bir kulak burun boğaz hastalıkları uzmanına başvurmanızı öneririz.

Dünyada 100000'de 10-20 arasında görülen, nedeni bilinmeyen ani işitme kayıpları kulak burun boğaz hastalıkları pratiği içerisinde acil değerlendirme ve tedavi gerektiren durumlardan olup, işitme kaybına ilk günlerde müdahale edilmezse işitme kaybınız kalıcı hale gelebilir.

Normal olarak dış kulak yolunda mantar sporları mevcuttur. Kulağa su kaçırılması, nem gibi faktörler sonucu üreme vasatı bulurlar. Özellikle deniz, havuz ve hamam tatilleri esnasında ve sonrasında sık görülür. Kronik akıntılı orta kulak iltihaplarının seyri esnasında da sık görülür. Lokal antibiyotik kullanımı hastalığa vasat hazırlayabilir, ancak sistemik ilaçların bu tür bir yan etkisi yoktur. Tek veya iki taraflı görülebilirler. Kaşıntı, kötü kokulu akıntı, işitme kaybı, bazen ağrı şikâyetleri yapar. Otomikoz tedaviye dirençli olabilir, tekrarlarla seyredebilir. Hastalık ilaçla iyi oluyor, ancak sık sık tekrarlıyorsa her su ile temas riski öncesi dış kulak yolunu asidifiye etmelidir. Örneğin banyolardan 15 dakika önce 5-10 damla alkol borik solusyonu damlatmak gibi. Dış kulak yolu ve zar sağlamsa bu işlem ağrı yapmaz. Tedavi planlamasında mantar türünün bir önemi yoktur, bu nedenle kültür gerekmez. Tedavide antibiyotik kullanımının yeri yoktur. Mantar enfeksiyonları kulak zarında ve dış kulak yolunda kalıcı hasar oluşturmazlar. Oluşturdukları işitme kaybı tedavi ile düzelir.

Kulak çınlaması, hastanın herhangi bir dış uyaran olmadan ses işitmesi halidir. Kulak çınlaması sadece hastanın hissettiği subjektif tinnitus ve muayene eden hekim de duyabildiği objektif tinnitus olmak üzere iki gruba ayrılır. Sürekli veya gelip geçici olabilir. Sürekli kulak çınlaması araştırılması gereken bir şikayettir. Genellikle işitme kaybı ile birliktedir; ancak hastalar bunun farkında olmayabilirler. Bu hastalarda işitme kaybının varlığı odiolojik testlerle tespit edilebilir. İki taraflı olanları daha çok yaşlanma tipi işitme kaybı ile birlikte bulunur. Hastayı rahatsız edecek kadar şiddetli olabilir. Özellikle geceleri sessiz ortamda rahatsız eder. Tek taraflı kulak çınlamaları muhakkak araştırılmalıdır. Altından tümör çıkabilir. Bu patolojilerin varlığı odiolojik testlerle ortaya konulsa bile kesin tanı ancak BT ve MR gibi görüntüleme yöntemleri ile konulabilir. Kulak çınlaması aspirin, digoksin ve streptomisin gibi ilaçların intoksikasyon belirtisi ve akustik travmaya bağlı işitme kayıplarının ilk bulgusu olabilir. İşitme kaybı olmaksızın seyreden kulak çınlamaları aortadan kafa içindekilere kadar her türlü damardaki aterosklerotik değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Kulak boyundaki büyük damarlara oldukça yakındır ve kan akımının çıkardığı sesleri duyabilir. Bu tip kulak çınlamaları daha çok uğultu şeklinde tarif edilir.

Kronik orta kulak iltihabı kolestatomlu olsun olmasın cerrahi tedaviyi gerektirir. Cerrahi tedavi çoğunlukla genel anestezi (narkoz) altında yapılır. Cerrahinin temel amacı kolesteatom ve enfeksiyonu temizlemek ve enfeksiyonsuz kuru bir kulak elde etmektir. İşitmenin korunması veya düzeltilmesi tedavide ikincil amaçtır.

İç kulak kireçlenmesi olarak bilinen otoskleroz hastalığı işitme kaybının sık görülen nedenlerinden birisidir. Otoskleroz hastalığında, üzengi kemikçiğinin iç kulak ile komşu olduğu duvarda yapısal kireçlenme sonucu katılaşma olur ve üzengi kemiğinde hareket kısıtlanması meydana gelir. Buna bağlı olarak ses dalgaları iç kulak sıvılarına yeterli düzeyde iletilemez ve iletim tipi denilen işitme kaybı meydana gelir. Bu durumda iç kulak sağlamdır. Yalnızca sesler iletilememektedir. Ancak hastalığın ilerleyen dönemlerinde bu kireçlenme iç kulak duvarını da etkileyebilmektedir ve sinirsel tip işitme kaybı da oluşabilmektedir.

Otoskleroz ön tanısı konulan hastalarda, hastalığın şiddeti ve hastanın tercihlerine göre tedavi planı yapılmaktadır. Yeni başlayan ve klinik olarak kişiyi çok fazla etkilemeyen durumlarda hasta işitme testleriyle takip edilebilir. İşitme kaybı sosyal yaşantısını etkileyen hastalar için, ameliyat ya da işitme cihazları ile rehabilitasyon tercih edilebilir. Bunların dışında hastalığın ilerlemesini yavaşlatan sodyum florür gibi bazı ilaç tedavileri de mevcuttur ancak bu ilaçlar çok tercih edilen tedavi yöntemi değildir.

Vertigo, denge sisteminde ortaya çıkan fonksiyon bozukluğu sonucu baş dönmesi olarak adlandırılır. Vertigo sırasında hastalar çevredeki eşya veya insanların etrafında döndüğünü ifade ederler. Vertigo bir hastalık değildir; bir bulgudur. Bu nedenle hangi hastalığın vertigoya neden olduğu araştırılarak tanıya gidilmelidir. Vertigoya neden olan her hastalığın tedavisi farklıdır. Bu nedenle vertigonun tedavisi altta yatan hastalık tespit edildikten sonra yapılmalıdır.

İç kulağın iki bölümü ve iki farklı görevi vardır. Salyangoz kısmı ses iletimi ve işitmeden sorumludur. Labirent kısmı ise başın çevreye göre yatay, dikey ve açısal hareketlerine dair üst merkezlere veri yollar. Bunu da utrikül, sakkül adlı yapılar ve yarım daire kanalları aracılığı ile yapar. Labirenti etkileyen hastalıklar, ilaçlar ve enfeksiyonlar bu veri akışını bozacağından vertigoyla sonuçlanacaktır.

Denge hissimiz aşağıdaki sistemlerin karışık bir ilişkisi sonucu gerçekleşir: İç kulaklar, hareketin yönünü belirler; dönme, ön-arka, yan-yan, yukarı-aşağı gibi. Gözler, vücudun boşlukta nerede olduğunu ve hareketin yönünü görür. Doku alıcıları, eklem ve omurga gibi organlarda bulunur, vücudun hangi bölgesinin yere değdiğini ve üç boyutlu olarak pozisyonunu algılar. Kas ve eklem his alıcıları, vücudun hangi kısımlarının hareket ettiğini algılar. Merkezi sinir sistemi (beyin ve omurilik), diğer dört sistemden gelen bütün bulguları değerlendirerek aradaki ilişkiyi sağlar. Bu sistemlerden herhangi birindeki bozukluk kendini baş dönmesi olarak gösterecektir.

Meniere Hastalığı, ataklar halinde ortaya çıkan, kulakta çınlama, uğultu, dolgunluk hissi, işitme kaybı ve baş dönmesi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Hastada atak sırasında bulantı ve kusma görülebilir. İşitme kaybı ilk ataklarda geçicidir ve düşük frekansları etkiler. Atak sayısı arttıkça kalıcı işitme kayıpları görülebilir. Tedavi öncelikle tıbbi olup, atak tedavisi ve önleyici tedavi olarak iki aşamaya ayrılır. Atak tedavisinde bulantı-kusma varsa hastanede damardan serum verilebilir. Önleyici tedavide yaşam biçimi değişiklikleri önerilir. Ayrıca ilaç tedavileri ve gerekirse kulak enjeksiyonları uygulanabilir.

İlaç tedavilerinden yarar görmeyen hastalarda cerrahi tedaviler uygulanabilir. Endolenfatik kese cerrahisi, vestibüler nörektomi ve labirentektomi başlıca cerrahi yöntemlerdir. Bu ameliyatlar özel eğitim ve konsantrasyon gerektirir ve risklidir.

Pozisyonel baş dönmesi (Benign paroksismal pozisyonel vertigo) halk arasında “kristal kayması” olarak bilinir. Kulaktaki kristallerin yarım daire kanallarına kaçması baş dönmesine yol açar. Ani baş hareketleriyle ortaya çıkar, saniyeler sürer ve bulantı-kusma eşlik edebilir. Nedenleri arasında kafa darbeleri, uzun yatak istirahati ve bazı kulak ameliyatları sayılabilir.

Kristal Kayması Hastalığı tanısı için öykü ve “Dix-Hallpike” manevrası önemlidir. Tedavide “Epley” manevrası ile kristaller yerine oturtulur. Tek seans bile yüksek etkinliğe sahiptir. Pozisyonel baş dönmesinde ilaç tedavisinin yeri çok sınırlıdır.